20.09.2013

C

Ca, Ça, Ce, Çe eki : ..e kadar
          – Eveçe : Eve kadar
          – Âşamaça : Akşama kadar
          – Sabahaça : Sabaha kadar
Cahannem : Cehennem
Caggavı, Caggavi *: Şımarık
Camız : Manda
Cangirti *: Gürültü
Canı yeğni (Canı yêni) : Canı hafif.
Carıs etmek : Bir kimsenin ayıbını el aleme duyurmak. Utandırmak, gözönüne sermek.
Carıs malamat etmek : Birinin suçunu, kusurunu açığa çıkararak utanacak duruma sokmak.
Cascavalak : Başı çıplak, tüysüz olan.
Cavkanlamak *: Bir gün içinde öteden beri birçok evi dolaşmak. (Cavkınlamak : Etrafı dolaşmak, kolaçan etmek, işten kaçıp dolaşmak. Diğer yörelerdeki ağızlarda.)
Cayıramak : Koşarak kaybolmak.
Cebelleşmek : Boşa harcanan çaba, uğraşı, boğuşma.
Cecik *: Gıcır gıcır, yeni. Öteyüzde (Hassa’da) Cicik derler.
Celep : Kısır hayvan.
          – Pazardan inek aldıydım o da celep çıktı.
Celfin : Yumurtlamamış tavuk, piliç.
Cemkirmek : Yüze karşı ileri geri bağıra çağıra konuşmak.
          – Çok ve boş konuşan birine “Cemkirip durma!” denir.
           Küçük köpeklerin havlamasına da “Ne cemkiriyor bu it!” derler.
Cengirdemek : Laf kalabalığı ederek, üste çıkmak, yüksek sesli ve agresif bir eda ile konuşmak.
          – Cen cen cengirdeyip durma hâ karşımda!
Cere : Toprak testi.
Ceryan : Elektrik
Cıbarmak : Cildin bir darbe sonucu kızarması.
          – Suya gannı üsdü biir adladım amma, gannım cıbardı.
Cıbbılık *: Yağmurdan veya bir iş yapma neticesi terleme sonucu kıyafetin su içinde kalması.
Cıbbılığım çıktı (Cıbbılom çıktı) : Yağmurdan sırılsıklam oldum. Herhangi bir iş yapma sonucu terleme veya su ile bulaşık, çamaşır yıkama sonucu ıslanmaya tort oldum derler. Yağmurdan ıslanmaya ise cıbbıloom çıktı derler.
Cıda : İnat, iddia (Pınarbaşı)
Cıdarlaşmak *: İnatlaşmak, çekişmek.
Cığıl cığıl terlemek *: Boncuk boncuk terlemek.
Cığındırık : Gevşek et.
          – Bizim gurbanın eti cığındırık çıktı.
Cılbak (Cılbag) : Çıplak.
Cılbanmak : Soyunmak.
Cıllavuk : Ağustos böceği.
Cımak, Cımag : Hayvanlarda tırnak, pençe.
Cımaklamak, Cımaglamak : Tırmalamak.
Cımcırık : Yavan sulu şey. Çok su katılarak seyreltilmiş ayran için “cımcırık olmuş”, derler.
Cıncık : Cam, porselen kırığı.
Cıncık gözlü *: Mavi veya yeşil gözlü insanlara denir.
Cıngılmenik : Saka (Carduelis carduelis). Cingirdik cingirdik, diye öter.
Cırlavık : Ağustos böceği.
Cırrık : Ardıç kuşu.
Cırrık cubbal : Tarla ardıç kuşu (Turdus pilaris).
Cırrık gibi : Aşırı zayıf, bir deri bir kemik, küçücük kalmış, etsiz kalmış.
          –  Pazardan tavuk aldıydık tüylerini yoluşun cırrık gibi çıktı.
Cıscıbıl : Çırılçıplak.
Cıscıbıldak : Çırılçıplak.
Cıvcık *: Serçe kuşu (Latince: Passeridae)
Cıykırmak *: Tiz bir sesle avazı çıktığı kadar bağırmak. Genellikle çocuklar cıykırır.
Cibilliyet : Yaradılış, huy.
Cilis, Ciris : Tamamen, o kadar.
Cilis gitmek *: Tamamen gitmek. Ardına bakmadan gitmek.
          – 1970’li yıllarda en ufak yağışta elektrikler kesilirdi. Kesilmeden önce üç defa yanıp sönerdi elektrikler. Üçüncü kesilişte: “Cilis gitti, artık sabaha kadar gelmez,” derdik.
Cimcik  : Çimdik
Cimmik : Çimdik
Cinevoz : Cin gibi olan bilmiş. (Cineviz: Kısa boylu fakat çok akıllı adam. Diğer yörelerdeki ağızlarda)
Cingan : 1. Çingene, 2. Cimri.
Cini tutmak *: Sarası tutmak.
Cinnerin civirdemesi *: Çok sinirlenme.
          – Bak çocuk cinnerim civirdedi oldu ha!
Cip : Pekiştirme sıfatı.
          – Cip kırmızı,
          – Sende cip azıtdıñ ha.
Cirp : Aniden, hemen, birdenbire.
Cirpeden *: Aniden, hemen, birdenbire.
          – Cirpeden geçti: Aniden geçti.
Cirpmek : Bir vuruşta kesmek. “Adam hancerini çıkartmış otları, dalları cirp cirp kesiyordu.”
Codduklanmak *: Nazlanmak.
Combuldamak *: Suda ses çıkartarak yürümek. (Combuldamak : Su çalkalamak. Diğer yörelerdeki ağızlarda.)
Congurdaşmak : 1. Gürültü çıkarmak. (2. Conguldaşmak : Birkaç kişi bir araya gelerek gülüp konuşmak. Diğer yörelerdeki ağızlarda)
          – Kargalar sürü halinde ötüşüyordu, “Ne congurdaşıyor bunlar böyle”, dedi.
Copul, Cupul *: Karışma, Sulanma
           – Salatayı sen yap, o copul olur: Salatayı sen yap o kendiliğinden karışır/sulanır.
Cöbel *: Evin yan tarafı. Çatının köşesinin yere izdüşümü.
Cöhmürlü *: Nazlı, pinpirikli, canı yeğni.
Cöp : Cep.
Cubbadan yutmak *: Çiğnemeden birdenbire yutmak.
Cubbalak kuşu : Öter Ardıç (Turdus philomelos).
Cukulata, Cugulata : Çikolata.
Culluk : Hindi.
Cuvara, Câra : Sigara.
Cücük : Tavuk civcivi.
Cüreğat (Cürât) *: İrinli yara. Arapça’da yaraya Ceriha derler, cerrah’ta aynı kökten geliyor.