Nâakıt : Ne vakit.
Nâmı *: .....benzer bir şey.
– Galem gimi nâmı: Kaleme benzer bir şey.
Nâataça *: Ne vakte kadar.
Nâtlı *: Ne kadar.
Nâtucun *: Ne yapacaksın.
Nalça : Ayakkabı topuğuna çakılan demir.
Nalça çeken otu, Nalçeken otu *: Kıyılan tırtıklı, etli, bozumsu yeşil yapraklı bir çeşit bitki.
Nalın : İşlemeli takunya. (Kadınlar kullanır)
Nâpöyn : Ne yapıyorsun
Nassın, Nassıñ : Nasılsın.
Natır *: Kalın kazık. (Natır : Yeni dikilen fidanların sallanmaması için yanına dikilen kazık. Diğer yörelerdeki ağızlarda)
Nâtiyön : Ne yapıyorsun
Navruz : Nergisgillerden hoş kokulu sonbaharda açan soğanlı bir bitki. Crocus siehanus.
Naylon : Traktör römorku.
Ne anne *: Ne tarafta, ne yanda.
– Ne anne gitti?
Ne has, Nehas : Hayret anlamında kullanılan söz. Hiçbir bahanesi yokken uzun süre gelmeyen birine “Ne has gelmiş” derler.
Ne şâl, Neşağal : Ne şekil, ne biçim.
– Ne şâlmış o?
Neci : Ne gibi, Nasıl.
– Neciimiş o?
Nedî *: Ne diye.
Nedîn *: Ne için.
Nêdicin : Ne edeceksin.
Nekes : Eli sıkı, pinti
Nem neşâl *: Ne şekil, ne acayip.
– Sasoomu namı nem neşâl bu?: Sası gibi ne biçim bir şey bu?
Nencâaz *: Ne kadar az.
Nennâaccık *: Ne kadar azıcık.
Neşgil *: Ne şekil.
Neterek *: Her şeyden nem kapan.
Nevlü dönmek : Surat bembeyaz olmak. (Nevri dönmek)
Nici *: Nereye.
– Nici oluk ya! : Nereye kaybolmuş ya! Nereye gitmiş ya!
Nince *: Birden. “Nince vurunca, çocuk uğundu kaldı.”
Niş, Nişe : Nişasta.
Nur doğmak *: Gökkuşağı oluşmak.
– Nur doğdu *: Gökkuşağı doğdu.
Nuz : Az ekşi, ekşimsi, mayhoş tat.
Nuzu *: Tadı mayhoş olan. “Nuzu nar.”