5.09.2013

U

Ufra : Sofradaki kırıntılar. (Ufra : Hamur yapışmaması için tahtaya serpilen un. Diğer yörelerdeki ağızlarda.)
Uğrun : Habersiz, gizli.
Uğrun pıs *: Herkesten gizlenerek saklanarak yapılan iş.
Uğunmak (Uunmak) : Ses çıkaramadan kıvranmak, acı çekmek.
Ulak seblek, Ulak seplek *: Bir parçanın etrafına çok sayıda parçanın eklenmesiyle oluşan şekil, ulama.
Ulama : Çok sayıda bezin birbirine eklenmesiyle oluşan örtü, pike.
Ulaşlı : Hatay’da Amanos dağlarının köylerine yerleşmiş bir Türkmen aşireti. Aydınnı aşiretide bu olabilir. (?)
Ulmak : Çürümek.
Ulumuzağı yatmak *: Çok kötü ölümcül hasta.
Umsunmak : Bir şeyi pek istemek, beklemek.
Umsunuk olmak : Çok istenen bir şeyin gerçekleşmemesi ya da ele geçmemesiyle düş kırıklığına uğramak.
Urruk büzzüklü *: Kaba yerinde hiç et olmayan. (Urruk kuşunun sırt ve arka kısmında pek et olmaz, sırf kemiktir.)
Urruk kuşu, Urrug kuşu *: Arı kuşu. (Latince: Merops apiasteince: Merops apiaster)
Uğurtmek, Urtmek : Soğanlı bitkilerin tepesinde çıkan tohum borusu.
Urup : Çeyrek, dörtte bir. (Urup, rabea’dan (Arapça dört) türemiştir.)
Urusbay : Rüsva.
Ustun : Çatının ortasına konulan makasları bağlayan ana direk.
Usdurup, Usturup : Akıllı, edepli, doğru, tablı.
          – Usduruplu dur: Akıllı dur
          – Usduruplu otur: Edepli otur
Uşak, Uşag : Hitap sözcüğü.
          – Eee uşag! Ben onu unutmussum.
Uşluklamak *: İğneye iplik geçirmek.